saç dökülmesi ,saç dökülme sebebleri tedavi şekilleri , kullanılan bilimsel ilaçlar saç ekimi hakkında herşey
13 Mart 2014 Perşembe
Dutasterid
Dutasterid
Kimyasal yapısı
Dutasteride sentetik bir 4-azasteroid bileşiği olup, testosteronu dihidrotestosterona (DHT)
dönüştüren intraselüler yerleşimli 5α-reduktaz enziminin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere her iki
formunu birden bloke etmektedir. Dutasteride kimyasal olarak (5α, 17β)-N-{2, 5
bis(triflorometil)fenil}-3-oxo-4-azaandrost-l-ene-17-karboksamid’den oluşmaktadır (6).
Farmakodinamiği
Dutasterid testosteronun DHT’ ye dönüşümünü inhibe etmektedir. DHT prostat gelişimi ve
büyümesinden sorumlu asıl androjendir (3). Testosteronun DHT’ye dönüşümünü sağlayan
enzim 5α-reduktaz olup, Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere 2 izoenzimi mevcuttur. Tip 2 izoenzim
başlıca prostat ve genital dokularda aktifken, tip 2 prostat, cilt ve karaciğerde yoğundur
(7).
Dutasterid Tip 1 ve Tip 2 5α-reduktaz izoenzimlerini selektif ve kompetetif olarak bloke
ederek bir enzim kompleksi oluşturur. Bu enzim kompleksinin ayrılması invitro ve invivo 3
olarak incelenmiş ve oldukça yavaş olduğu gösterilmiştir. Dutasteride insan androjen
reseptörlerine bağlanmamaktadır (6).
Dutasteridin DHT’yi azaltıcı etkisi doz bağımlı olup kullanımından 1 ile 2 hafta sonra
ortaya çıkmaktadır. 1 ve 2 hafta boyunca günde 0.5 mg dutasterid kullanımının ortalama
serum DHT seviyelerini sırasıyla % 85 ve % 90 oranında azaltmaktadır. (8, 9) 1 yıl günde
0.5 mg dutasterid tedavisi alan benign prostat hiperplazili (BPH) hastalarda, serum DHT
seviyesindeki azalma ortalama % 94 oranındadır. Testosteron seviyesinde ortalama % 19
oranında artış gözlenmesine rağmen, testosteron değerleri fizyolojik sınırlarda kalmıştır
(10).
2 yıl boyunca 0.5 mg/gün dutasterid kullanımı , BPH’ lı erkeklerde çok merkezli, çift kör,
plasebo kontrollü olarak değerlendirilmiştir (11). Denekler 50 yaşın üzerinde, hikaye ve
fizik muayene ile doğrulanmış BPH ile büyümüş prostatı olan (>30 cc) , AUA-SI
(Amerikan Üroloji Birliği – Semptom İndeksi) skorlarında orta ve şiddetli BPH
semptomları olan hastalardan oluşmuştur. 4324 denek, plasebo ve dutasterid tedavisine
randomize edilmiş, deneklerin yaklaşık % 80’i çalışmayı tamalayarak 12 aylık sonuçlar
yayınlanmıştır.
12 ay dutasterid uygulanan hastalarda UA – SI skorlarında 3.3 azalma (plaseboda 2.2),
prostat hacminde % 22 azalma (plaseboda % 0.5) ile Q max’ değerlerinde ortalama 1.6
ml/sn artış tespit edilmiştir. (11)
Dutasterid 12 aylık tedavi sonucunda prostat hacminde önemli oranda azalmaya neden
olmuştur. Hastaların başlangıçtaki prostat hacimleri ortalama 54 cc olup, dutasterid
uygulananlarda prostat hacmindeki ortalama azalma % 22.2 oranında tespit edilmiştir.
Plasebo uygulananlardaki azalma ise ortalama % 0.5 olarak bulunmuştur. Dutasterid
tedavisi BPH’ya bağlı semptomlarda iyileşme, prostat hacminde azalma ve maksimum
idrar akım hızında artmaya neden olmaktadır (11).
Sağlıklı gönüllülerde 52 hafta boyunca günlük tek doz 0.5 mg dutasterid uygulaması
sonrasında plazma lipid profili (total kolesterol, düşük yoğunluklu lipoproteinler, yüksek 4
yoğunluklu lipoproteinler, trigliserit ) ve kemik mineral yoğunluğu değerlendirilmiş ve
plasebo ile başlangıç değerleri karşılaştırıldığında bir fark gözlenmemiştir. Sağlıklı
gönüllülerde 1 yıl kullanımda, adrenal hormonların ACTH uyarısına olan cevaplarında
önemli klinik değişiklikler saptanmamıştır (12).
Farmakokinetiği
Emilim
Tek doz 0.5 mg yumuşak jelatin kapsülün uygulanmasından sonra pik serum
konsantrasyonuna ulaşma süresi (T max) 2 ile 3 saattir. Mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %
60’dır (% 40 - % 94). İlaç yemekle birlikte alındığında maksimum serum
konsantrasyonlarında % 10-15 arasında azalma olmasına rağmen bu azalmanın klinik
önemi yoktur (13).
Dağılım:
Dutasteridin tek veya tekrarlayan dozlarda kullanımı sonrasındaki farmakokinetik bulgular
geniş bir dağılım hacmi (300 – 500 L) olduğunu göstermektedir (14). Dutasterid plazma
albuminine ve alfa-1 asid glikoprotein’ e yüksek oranda (% 99) bağlanmaktadır. Kalıcı
serum konsantrasyonlarına 6. ayda ulaşılmaktadır (6).
12 ay boyunca günlük 0.5 mg dutasterid uygulanan sağlıklı deneklerde ortalama semen
dutasterid konsantrasyonları 3.4 ng/mL (0.4 - 14 ng/ml) olarak saptanmış olup, 12 ayda
serum dutasterid konsantrasyonunun % 11.5’ inin semene geçtiği gösterilmiştir (12).
Metabolizma ve eliminasyonu:
İn vitro çalışmalar dutasteridin CYP3A4 izoenzimi ile 2 minör mono-hidroksile metabolite
dönüştüğünü göstermektedir. Bir dizi hidroksilasyon işleminden sonra dutasterid ve
metabolitleri feçes ile atılmaktadır. İlacın yaklaşık % 5’i değişmeden, % 40’ıda dutasterid
metabolitleri şeklinde atılmaktadır. İdrarda değişmemiş orandaki dutasteridin oranı (< %1)
oldukça azdır (6). 5
Dutasteridin ortalama yarı ömrü 5 haftadır. 1 yıl, 0.5 mg dutasterid uygulaması sonrasında
ortalama kalıcı kan konsantrasyonu 40 ng/ml’ dir. Günlük doz uygulamasından 1 ay sonra
% 65, 3 ay sonra ise % 90 oranında kalıcı konsantrasyona ulaşılmaktadır. Uzun yarı ömrüne
bağlı olarak tedavi kesildikten 4 ile 6 ay sonrasında serum dutasterid konsantrasyonu
(>0.1ng/ml) ölçülebilir düzeylerdedir (6).
İlaç etkileşimleri:
İnvitro ilaç metabolizma çalışmaları dutasteridin insan sitokrom P-450 izoenzimi olan
CYP3A4 tarafından metabolize edildiğini ortaya koymuştur. Dağılım hacmi oldukça geniş
olup dozun % 20’sinden daha azı değişmeden feçesle atılmaktadır. CYP3A4 enzim
inhibitörlerinin dutasteridin farmakokinetiği üzerine olan etkilerinin değerlendirilmesi
amacıyla yapılan ilaç etkileşim çalışması mevcut değildir. İnvitro bilgilere göre ritonavir,
ketokanazol, verapamil, diltiazem, simetidin, ve siprofloksasin gibi CYP3A4
inhibitörlerinin varlığı, dutasterid kan konsantrasyonlarını arttırabilir. (12)
Klinik ilaç etkileşim çalışmaları dutasterid ile tamsulosin, terazosin, varfarin, digoksin, ve
kolestiramin arasında herhangi farmakokinetik veya farmakodinamik etkileşme olmadığını
ortaya koymuştur (12, 15).
Yan Etkileri
Dutasteridin başlıca yan etkileri reproduktif sistemle ilişkili olup genelde orta şiddette ve
geçicidir. Bu yan etkiler empotans, libido azalması, ejakülasyon bozuklukları ve
jinekomastiyi (göğüs hassasiyeti) içermektedir. 4300 hastanın üzerinde BPH’lı erkeklerde
yapılan plasebo kontrollü bir çalışmada, her iki gruptaki hastaların % 6’sı yan etkiler
nedeniyle çalışmayı yarıda bırakmış, bu yan etkilerin dutasterid uygulananlarda % 3,
plasebo uygulananlarda ise % 2’sinde kullanılan tedaviye bağlı ortaya çıkmış olabileceği
söylenmiştir (11). (Tablo 2.1)
Seksüel yan etki insidansı, tedavi süresi uzadıkça azalmaya başlamıştır. 6. ayda, plasebo ve
dutasterid uygulanan hasta gruplarında empotans, libido azalması, ejakülasyon bozuklukları
ve jinekomasti insidansı % 1’ in altına düşmüştür. Bu 2 yıl boyunca devam etmiş, sadece
tedavinin birinci yılında % 1 olan jinekomasti insidansı % 2 ‘ye yükselmiştir (16).
kaynak: http://www.istanbulsaglik.gov.tr/
Finasterid ' in yan etkileri
Sayfa 8
6 hafta boyunca günde 1 mg finasterid uygulanan 35 erkekte semen seviyeleri ölçülmüştür.
Bunların % 60 ‘ında finasterid seviyesi ölçülemeyecek düzeyde bulunmuştur. (< 0.2
ng/ml) Ortalama finasteride seviyesi 0.26 ng/ml, ölçülen en yüksek değer 1.52 ng/ml olarak
tespit edilmiş olup, ölçülen en yüksek değerin tümünün vajinal emilime uğradığı varsayılsa
dahi herhangi bir etkiye neden olmayacağı belirtilmiştir (27).
Sayfa 9
Finasterid genelde iyi tolere edilmektedir. PLESS çalışmasında, semptomatik BPH’lı ve
büyümüş prostatlı 48 – 74 yaş aralığındaki 3040 hasta, randomize edilerek, 4 yıl boyunca 5
mg/gün finasteride ve plasebo ile tedavi edilmiştir. Finasterid uygulanan 1524 hastanın
% 3.7’ si, plasebo uygulanan 1516 hastanın ise % 2.1‘ i en sık rapor edilen seksüel
fonksiyon ile ilgili yan etkiler nedeniyle tedaviyi bırakmıştır. Finasteridin yan etkileri tablo
2.2’de ayrıntılı olarak gösterilmiştir. (Tablo 2.2)
Yani 1524 Hastanın 56 sın da. Hiç finasterid almayanlarda ise 1516 kişiden 31 inde. ( DİKKAT 5 MG finasterid kullanıldı)
Dikkat edilirse yan etkilerinden bazıları yıl geçtikçe azalmış.
Libodo finasterid almayanlarla aynı hala gelmiş.
Sperm sayısında düşüklük sona ermiş. ( Yani normalden biraz daha az)
Göğüs büyümesi çok az derecede artmış. Fİnasterid kullanmayanlarda da atmış.
Bunlarda gösteriyor ki psikolojik etki çok yüksekmiş gerçekten !
Empotans Nedir?
Erkeğin cinsel isteğinin olmasına karşın penis damarlarında kan toplanamaması, sertleşmemesi (ereksiyon olmaması) veya cinsel birleşmeyi sağlayacak yeterli sertliği koruyamamasıdır.
Buda finasterid kullanmayanlarla aynı seviyeye gelmiş.
Sayfa 10
Uzun dönem finasterid kullanımı ile erkek göğüs kanseri arasındaki ilişki henüz net olarak
bilinmemektedir. 5 mg/gün finasterid uygulanan 3047 hastanın 4 ile 6 yıl izlendiği plasebo
kontrollü bir çalışmada finasterid kullanan 4 hastada göğüs kanseri gelişmiştir (28). Diğer
3040 hastalık seride ise 2 hastada göğüs kanseri gelişmiş olup, her iki çalışmada da,
finasterid kullanmayan plasebo grubunda göğüs kanseri gözlenmemiştir (29).
kaynak:http://www.istanbulsaglik.gov.tr/
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)