Read more:

22 Ağustos 2013 Perşembe

Finasteride

0.2 mg Finasteride ile 1 mg Finasteride aynı etkiye sahiptir. [1, 2]

Evet yanlış duymadınız bu bilimsel olarak ispatlanmış bir durumdur. Hem 1998'de Sherman Frankel'in yaptığı araştırma hem de 2004'de Japon bilim adamlarının yaptığı araştırma bunu ispatlamıştır. 

Yüksek dozda yan etkilerin daha fazla çıkma olasılığı zaten bilinmektedir. Hatta Dr. William Rassman kendi hazırladığı blog sayfasında bir hastanın günde 4 tablet Proscar aldığını amacının seksüel duygularını bastırmak olduğunu ve bunda da başarılı olduğunu yazmıştır. Hastanın amacı işine daha iyi konstre olabilmekmiş. [3]

Dr. Sherman Frankel makalesinde [2] FDA'nın Propecia'ya verdiği onayı sorgulamakta (saç dökülmesine yararını sorgulamıyor, o konuda zaten bilimsel olarak faydalı olduğu ispatlanmış) ve bilimsel olarak ilacın piyasaya sürülmesi için gerekli olan bazı verilerinin eksik olduğu vurgulamaktadır. Nedir bu eksiklerler;

- Neden 1 mg, neden 0.2 mg değil, hatta Proscar'ı bile sorgulayıp o neden 5 mg neden 1 mg değil diyor
- 12 aylık deney antiadrojen olan bir ilaç için yeterli midir? Bu ilaç genç erkekler tarafından ömür boyu kullanılacaktır peki uzun vadeli bilimsel bir deney yapılmış mıdır?

Hairlosstalk.com'da bir üye Finasteride etkin maddesinin ağızdan alımdan 2-3 saat sonra etkili olduğu ve yaklaşık 1, 1.5 hafta DHT seviyesini düşük tuttuğunu ancak bu süreden sonra DHT seviyesinin normale geldiğini söylüyordu. Sanki haftada bir 1 tablet 1 mg'lık Finasteride alsak yeterli olacak gibi. Bir nevi 0.2 mg x 5 gün olarak da düşünebilirsiniz. Makaledeki veriyi sanki onaylayan bir saptama.

13 Ağustos 2013 Salı

Androgenetik alopesi nedir?

Hem erkeklerde hem de kadınlarda görülen saç dökülmesinin bu paterni androgenetik alopesi (AGA) olarak adlandırılır. Saç dökülmesinin en sık nedenidir.
Basit olarak ‘alopesi’ saç dökülmesini, ‘genetik’ kalıtımsal durumu, andro ise androgen hormonu olan testesteron ve dihidrotestesteronu (DHT) anlatmaktadır.
Erkeklik hormonuna bağlı genetik saç dökülmesi olarak ta adlandırılmaktadır. Bu seks hormonuna bağlı genetik durum sadece erkeklerin değil kadınlarında en sık saç dökülmesi nedenleri arasındadır.
Onlu yaşların ortalarından itibaren (ergenlik çağının başlaması ile), testesteron düzeyinin artması ile saç köklerinin etkilenerek miniatürizasyon oluşmasına neden olur. Miniatürizasyon ile başlayan süreç saçların dökülmesi ve kellikle sonuçlanır.
Androgenetik saç dökülmesi genetik olarak meyilli saç folikülleri üzerinde seks hormon etkileri sonucu meydana gelir. Saç dökülmesi birbirinden bağımsız 3 ayrı etki ile oluşur. Aşağıda bu etkileri ayrı ayrı inceleyeceğiz.
Genler, Hormonlar, Yaş, Bu üç etkinin bir arya gelmesi ile saç dökülme süreci başlayacaktır.
Genler:
Spesifik genlerin varlığı olmadan yaygın kellik gerçekleşmez. Saç dökülmesi ile ilgili genetik karakter otozomal dominant kalıtım biçimi ile geçer. Yani sorumlu genler hem anne hemde babadan gelebilir. Aslında sorumlu genler ile ilgili araştırmalar tamamlanmamıştır. Hala bir çok soru işareti vardır.
Genetik karakteri annemizden mi alırız?
Bu genetik karakteri annemiz veya babamızdan ya da her ikisinden de alabiliriz. Toplumda kelliğin anne tarafından geçtiği ile ilgili yanlış bir kanaat vardır.
Hormonlar:
Tüm normal erkek ve kadınlar erkeklik hormonu üretirler. Bunlar daha sık olarak Testesteron, Androstenodione ve Dihidrostestesterondur. Testesteron erkeklerde testis ve adrenaller, kadınlar da over ve adrenal gland tarafından üretilir. Bu hormonlar her iki seks içinde önemli olup, farklı yoğunlukta bulunur. Erkeklerde daha dominant bir role sahip olup cinsiyet farklılaşmasından sorumludur.
Testesteron 5-alfa-redüktaz isimli enzim aracılığı ile Dihidrotestesterona (DHT) dönüştürülür. Saç kökleri çevresinde çok sayıda 5alfa redüktaz enzimi vardır. DHT ve çok daha az miktarda testeron genetik olarak yatkın insanlarda saç köklerindeki 5alfa redüktaz enzimi ile etkileşerek kellik sürecini başlatırlar. Etkilenen saç kökleri önce kısalır ve incelir daha sonra dökülürler.
Sonuç olarak DHT belli bir zaman sonra androgenetik saç dökülmesinin kadın veya erkek paterninin oluşumundan sorumludur.
İşte kafamızın arka ve yan bölümlerinde yerleşmiş olan saç köklerimizin bu hormondan etkilenen reseptörleri (algılayıcıları) içermemesi estetik cerrahi saç ekiminin gelişmesinin temelini oluşturmuştur.
Genetik olarak saç azalmasına meyilli insanlar için saç ekimi sevindirici bir durum oluşturur.
Yaş: Androgenetik saç dökülmesinin başlaması için saç köklerinin belli bir süre bu hormonların etkisi altında kalması gerekir.
Saç dökülmesinin kesin bir başlama yaşı yoktur. AGA, ergenlik çağından sonra herhangi bir zamanda başlayabilir. Hormonsal değişikliklerle birlikte DHT artar, follikülde hasar ve bozulma oluşmasına neden olur. Bu basit, fakat göz ardı edilmemesi gereken bir süreçtir. Yavaş ya da hızlı olabilir. Onlu yaşlarda başlayabildiği gibi hayatın sonunda da başlayabilir. Belli bir hızla ilerleyebilen ya da bir miktar stabilize olup tekrar hızlanabilen dinamik bir süreçtir. Görüldüğü gibi genler ve hormonlar tek başına yeterli değildir.

SAÇKIRAN HASTALIĞI

Saçkıran; Yıllarca devam edebilecek bir süreklilikle saç kaybına neden olan bulaşıcı karakterde olmayan cilt hastalığıdır. Yuvarlak para büyüklüğünde yer yer ya da yaygın olarak bütün vücudu kaplamış halde olabilen saçkıran çoğunlukla sadece saç ve sakal bölgesini etkiler. Etkilediği alanda tüyler dâhil bütün saç ve benzeri yapıların dökülmesine neden olur bu yüzden saçkıranın etkilediği alanlar pürüzsüz ve parlak görünümdedir. Toplumun %5 ini hayatlarında en az bir kere etkilemiş olan saçkıran halk arasında çok iyi bilinir. Her ne kadar bir tür mantar hastalığı olarak bilinse de saçkıran aslında bir tür bağışıklık sistemi hastalığıdır.
Saçkıran kimlerde görülür?
Her iki cinsiyette de görülebilen saçkıran erkeklerde bayanlara nispeten daha fazla rastlanır. Ancak bu rastlanma oranı iki cinsiyet arasında çok belirgin değildir. Diğer yönden saçkıran toplumdaki çocuklar ve ergenlerde yetişkin ve yaşlılara göre daha fazla görülür. İlginç olan ise saçkıran görülen kişilerin ailelerinde de saçkıran görülme oranının artıyor olmasıdır. Yâda paralel olarak ailenizde saçkıran görüldüyse sizde de saçkıran görülme riski vardır. Vücudun bölgelerinde yoğun kıl bulunan kafa, kirpik, ense, kaş ve erkelerde yüz bölgesinde saçkıran diğer bölgelere göre daha fazla görülür.  Saçkıranın demografik özelliklerle(ırk) bir alakası yoktur. Yani dünyanın bütün milletlerinde görülebilir.

saçın yapısı



saçın yapısı


12 Ağustos 2013 Pazartesi

Bölgesel Saç Dökülmesi


Saçlı deride yer yer dökülmeyle kendini gösteren alopesi
areata, toplumun %1,7’sini etkiler. Bu tür saç dökülmesi
her yaş grubunda görülse de genellikle gençlerde olur. Kişinin
kendi bağışıklık sistemi hücrelerinin kıl köküne saldırmasının
bölgesel saç dökülmesine yol açan temel mekanizma
olduğu düşünülüyor. Hastalığın oluşumunda kalıtımsal
ve çevresel unsurlar önemli rol oynar. Bölgesel saç dökülmesi
olanların yaklaşık üçte birinde ailenin başka bireylerinde
de aynı hastalık vardır. Hastalık hayli düzensiz ve tahmin
edilemez bir seyir izler. Dökülen saçlar genellikle tekrar çıkar.
Ancak vakaların yaklaşık onda birinde hastalık ağır seyreder
ve saçlar geri gelmez. Hastalığın genç yaşta başlaması,
aile öyküsü, dökülen bölgenin geniş olması ve tırnak yapısında
bozulma gibi olgular hastalığın ağır seyredeceğinin
göstergeleridir. Halk arasında saçkıran olarak bilinen “tinea
kapitis” bölgesel saç dökülmesine benzer bir tabloya yol
açar. Buradaki etken bir tür mantardır. Genellikle ergenlik
öncesi görülen bu hastalıkta saç kılları incelir, kırılır, kepeklenme
görülür ve bölgesel saç dökülmesi olur. Dökülen saçların
potasyum hidroksit dökülüp mikroskop altında incelenmesi
sırasında mantarlar görülür ve bu şekilde kesin tanı
konur. Tedavide mantara yönelik ilaçlar kullanılır.

kaynak:Doç. Dr. Ferda Şenel

Yaygın Saç Dökülmesi (Effluvium)


Bazen aşırı fiziksel ya da psikolojik strese bağlı olarak ani
ve yaygın saç dökülmesi görülebilir. Bu tür saç dökülmesi
yüksek ateş, doğum, ciddi enfeksiyonlar, büyük ameliyatlar,
tiroid hastalıkları ve aşırı diyet gibi vücudu strese sokan durumlardan
2-3 ay sonra görülebilir. Stres sonrasında büyüme
evresindeki saçların büyük kısmı aniden dinlenme evresine
geçer. Dinlenme evresindeki saçların oranında artış ve
dökülmeyle kendini gösteren bu duruma “telogen effluvium”
denir. Büyüme evresindeki saçların ani kaybıysa “anajen
effluvium” olarak adlandırılır.
Bu tür dökülmelerin kadınlarda en sık sebebi demir eksikliğine
bağlı kansızlık (anemi) ve tiroid bezi hastalıklarıdır.
Başta kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları olmak
üzere antidepresanlar, tiroid ilaçları, kan sulandırıcılar,
doğum kontrol hapları ve gut hastalığında kullanılan ilaçlar
da ani saç dökülmesine yol açabilir. Saçlar daha incelmelerine
fırsat kalmadan çok ani döküldüğü için yaklaşık yarısı
kaybedilmeden durumun anlaşılması zor olur. Çekme
testinde çok miktarda saç teli gelir. Bu tür saç dökülmesinin,
yol açan sebebin bulunup düzeltilmesi durumunda geri
dönüşü vardır ve genellikle 6 ay içinde saçlar yeniden çıkmaya
başlar.

kaynak:Doç. Dr. Ferda Şenel

Saç Dökülmesi

Hayatımızın belirli bir döneminde saçlarımız az ya da çok dökülür. Sağlıklı
bir erişkinin başında yaklaşık 100 bin saç kökü bulunur. Saç kökü
daima etkin değildir, yani saçlar sürekli büyümez. Her saç kökü büyüme
ve dinlenme evrelerinden oluşan bir döngü içindedir. Saç köklerinin
%90’ı etkin haldedir ve köke tutunan saç telinin büyümesini sağlar. Geri
kalan %10’uysa dinlenme halindedir ve bu evrenin sonunda başka saç telinin
büyümesine yol açacak şekilde dökülür. Saç büyümesinin 3 faklı evresi
vardır. Büyüme evresi (anajen faz), kıl kökünün saç ürettiği evredir. İki
ile 6 yıl arasında süren bu evrede, cildin içinde bulunan ve her 24 saatte bir
bölünen kıl kökü hücreleri etkin bir şekilde saç üretir. Saç telleri kıl köküne
sıkıca tutunur ve çekildiğinde acı verir. Saç telleri her gün ortalama 0,35
mm büyür. Birkaç gün süren geçiş evresinde (katajen faz) büyüme aniden
durur ve kıl kökünün yerini küçük bir hücre kümesi alır. Bu hücre kümesi
daha sonra yeniden saç üretebilir. Telojen faz denilen dinlenme evresi yaklaşık
3-4 ay sürer ve bu evrenin sonunda saç ya tararken ya da kendiliğinden
dökülür. Dökülen saçın kökü derine inerek yeni saç üretimi için hazırlanır.
Saçların %85’i büyüme, %1’i geçiş, %14’ü de dinlenme evresindedir.
Saç uzaması mevsimsel değişim gösterir. Bahar aylarının başlamasıyla saçların
uzaması artar, sonbahar aylarındaysa bu uzama azalır.
Her gün 50 ile 100 arasında saç teli tarama, yıkama ya da sürtünme
gibi sebeplere bağlı olarak dökülür. Bu tür dökülmeler iki ay kadar sürebilir
ve senede 3 kez tekrarlar. Bu miktarın üzerinde, 2 aydan uzun süren
dökülmeler, saçların aşırı incelmesi ve saçlı derinin yer yer açılması normal
kabul edilmez ve incelenmesi gerekir. Ancak yaş ilerledikçe saç telleri
incelir ve sayısı azalır. Yapılan araştırmalar, zaman içerisinde erkeklerin
%96’sının saçlarını farklı derecelerde kaybettiğini gösteriyor. Erkeklerde
saç dökülme sıklığının 30 yaş civarında %30, 50’li yaşlarda %50 olduğu
saptanmıştır. Saç dökülmesi sadece erkeklerin sorunu değildir, 40 yaş
üzerindeki kadınların da yaklaşık yarısında değişik derecelerde saç dökülmesi
görülür. Saçımızın dökülüp dökülmediğini anlamak için basit bir çekme testi yapmak genellikle yeterlidir. Bu test için saçın en az bir gün
yıkanmamış veya taranmamış olması gerekir. Başparmak ve işaret parmağı
arasında sıkıştırılan ve yaklaşık 60 tel içeren bir tutam saç sertçe çekilir.
Bu şekilde çekilen her alanda ortalama 5 saç telinin kopması o kişide
saç dökülmesi olduğunu gösterir.
Saç dökülmesine yol açan birçok sebep olsa da kalıtımsal unsurlar ilk
sırada gelir. Yaş ilerledikçe hem erkeklerin hem kadınların saçlarında seyrelme,
incelme ve çeşitli derecelerde dökülme görünür. Bu tür dökülme
büyük ölçüde genetik yatkınlığa ve erkeklik hormonları olarak bilinen
androjenlere bağlıdır. Doğum, tiroid bezi hastalıkları, demir eksikliğine
bağlı kansızlık, ateşli hastalıklar, ilaçlar, yanlış beslenme ve psikolojik stres
saç dökülmesine yol açan diğer sebeplerdir. Saç dökülmesi kişinin hayatını
tehdit eden bir hastalık olmasa da sosyal hayatını olumsuz etkileyen
bir durumdur. Saç dökülmesinin nedenleri ve tedavi seçeneklerinin dermatoloji
uzmanları tarafından belirlenmesi gerekir.

Androjenik Saç Dökülmesi

Saç ve kıl büyümesi esas olarak erkeklik
hormonları olarak da bilinen androjenlerin
etkisi altındadır. Ergenlik döneminde
testosteronun etkisiyle koltukaltı ve kasık
bölgesindeki ince tüyler kalın kıllara dönüşür.
Buna karşın, genetik olarak saç dökülmesine
yatkınlığı olan kişide, başta testosteron
olmak üzere androjen hormonlarının
etkisiyle kıl köklerinde ve onların ürettiği
saçların yapısında olumsuz değişiklikler
olur. Erkek tipi (androjenik) saç dökülmesi
denilen bu durum, saçta testosteronun etkilerine
karşı kalıtsal bir duyarlılık nedeniyle
oluşur ve erkeklerdeki saç dökülmelerinin
nedeninin %95 gibi büyük bir bölümünü
oluşturur. Testosteronun etkin hali olan
dihidrotestosterona dönüşmesini sağlayan
5α-redüktaz enzimi, erkek tipi saç dökülmesinden
sorumlu bir moleküldür. Kıl kökü
hücrelerine damar yoluyla ulaşan testosteron,
buradaki hücrelerin içine girerek dihidrotestosterona
dönüşür. Kıl kökü hücrelerinin
içinde testosteron ve dihidrotestosteron
algılayıcılar vardır. Bu hormonlar hücrelerin
saç üretimini olumlu ya da olumsuz
şekilde etkiler. Androjenik saç dökülmesinde
kan testosteron düzeyinde anormallik
yoktur, ancak kıl kökü hücrelerinin testosterona
verdiği yanıtta bozukluk vardır.
Androjenik tip saç dökülmesinde genetik
unsurlar önemli rol oynar. Son yıllarda yapılan
çalışmalar, 5α-redüktaz enzimini ve
androjen algılayıcısını kodlayan genlerdeki
bazı bozuklukların bu tür saç dökülmesiyle
ilişkili olabileceğini gösterdi.

kaynak:Doç. Dr. Ferda Şenel

6 Ağustos 2013 Salı

Sağlıklı saçlar için top 10 besin

Saçın, cildin üzerinde görünen kısmı tel, baş derisinin altında kalan kısmıysa kök, yani 'Saç folikülü'dür. Bu kısmı saçın beslenmesini sağlayan küçük bir depo diye nitelendirebiliriz. Saç telinin kalınlığını belirleyen ana etken saç folikülünün boyutudur. Bu boyutu belirleyen, genetik faktörlerin yanı sıra, kökün ne derece iyibeslendiğidir. Saç derisinden salgılanan sebumla (yağ) tıkanan kökün, iyi beslenmesi mümkün değil. Bu da fonksiyonunu iyi yapamaması, dolayısıyla saç telinin kalitesinin düşmesine neden olan önemli bir etken. Sabunla, köpürt ,durula.. Bunlar saç bakımı içi klasik tavsiyeler fakat yalnızca şampuan ve bakım kremi sağlıklı saçlara sahip olmanıza yetmez.  Özellikle yaz aylarının sona erdiği bu vakitlerde güneşin ve deniz suyunun yıprattığı saçlarınızı korumak sizin elinizde. Muhteşem saçların anahtarı duştan sonra , doğru mutfağa gidip saçlarınıza ihtiyacı olanı vermektir. Böylece yıpranmış saçlarınıza bakım yapar, hem de sonbaharda oluşabilecek saç dökülmelerine karşı önlem almış olursunuz. Mevsimle bir ilgisi yok ben doğuştan zayıf, cansız saçlara sahibim diyorsanız da sakın endişelenmeyin! Uzun, sağlıklı ve güçlü saçlara sahip olabilirsiniz hem de saç bakım ürünlerine , kuaförlere bir servet ödemeden. Dengeli ve besleyici bir diyet saçlarınızda harikalar yaratacaktır. Saçlarımızı, vücudumuzda olan biteni gösteren bir barometre olarak nitelendirebiliriz. İşte bu nedenle iyi ve dengeli bir beslenme, saçlar üzerinde önemli ve olumlu bir etkiye sahiptir. Tükettiğimiz tüm besinler, vücut tarafından küçük bileşenlere dönüştürüldükten sonra kullanılırlar. Tek yapmanız gereken saçınıza ihtiyacı olan besinleri vermektir.

İşte muhteşem saçlara sahip olmanızı sağlayacak   TOP 10 BESİN:

1.      SOMON: Omega-3 ile yüklenmiş somon, B12 vitamini ve demir içeren iyi kalite protein kaynağıdır. Kuru kafa derisinin  omega 3 yağ asitlerine ihtiyacı vardır, eksikliğinde kuru kafa derisi ve kurumuş saçlarla  birlikte bakışlarda donuklaşmaya neden olur.
Vejeteryanlara gelince , günlük beslenmeleri bitkisel omega-3 kaynağı olan keten tohumunu mutlaka günde 2 tatlı kaşığı içermelidir.

  1. Koyu Yeşil Yapraklı Sebzeler:Ispanak, brokoli gibi koy yeşil yapraklı sebzeler, vücudun sebum üretmek için ihtiyaç duyduğu   A ve C vitaminlerinin mükemmel kaynakları.
Saç foliküllerinden salgılanan yağlı madde vücutta doğal saç bakımı sağlar, Koyu yeşil yapraklı sebzeler vücuda kalsiyum ve demir de sağlar.

  1. Fasulye: Fasulye saçınız için iyi bir besin mi? Evet bu doğru. Kuru fasulye ve mercimek gibi kurubaklagiller saçlarınızın sağlıklı uzamasına yetecek kadar bol miktarda demir, çinko ve biotin içeren  iyi protein kaynaklarıdır. Nadir rastlanan biotin eksikliği saç kırılmalarına neden olur. ADA’dan Ms. Blatner günde 3 ya da daha fazla porsiyob mercimek ya da fasulye  tüketimini önermektedir.

  1. Yağlı Tohumlar(Fındık, Ceviz): Sağlıklı ve canlı saçlara sahip olmanın yolunun ceviz ve fındık tüketmekten geçtiğini biliyor muydunuz?

Brezilya  fındıkları sağlıklı saç derisi için çok önemli bir mineral olan selenyumun  doğadaki en iyi kaynağıdır . Ceviz de saç bakımına yardımcı AHA ve omega-3 yağ asitlerini içerir. Bu yağlı tohumlar pekan cevizi, kaju ve badem gibi müthiş derecede çinko içerir ki çinko eksikliğinde saç dökülmesi kaçınılmaz bir sonuçtur işte bu yüzden sağlıklı saçlar için hazırladığınız menüye fındık ve cevizi eklemeyi unutmayın.

  1. Tavuk  ve Hindi eti:  Tavuk ve hindi eti içerdiği yüksek protein sayesinde saçlarınızı     istediğiniz gibi sağlığına kavuşturur. Yetersiz ve düşük kaliteli protein saçlarınızın hem zayıflamasına hem de rengini kaybetmesine neden olacaktır.

  1. Yumurta: Konu saçlar olduğunda yumurtanın çırpılmış ya da  kızarmış olarak nasıl tüketildiğinin bir önemi yoktur. Nasıl servis edilmiş olursa olsun yumurta saçlarınız için bulabileceğiniz en iyi protein kaynağıdır. Yumurta ayrıca güzelliğiniz  için çok önemli olan biotin ve B12 vitaminlerini de içerir.

İyi kaliteli protein olması açınıdan diyette tokluk sağlama , kas yapımı, metabolizma hızlandırmada da oldukça etkili olan yumurtaya diyetinizde yer vermeniz saçlarınız için de güzel bir hediye olacaktır.


  1. Tam Tahıl:Tam tahıllı ekmekler ve tam tahılllarla zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrekler saçlarınız için yüsek dozda çinko, demir ve b vitaminlerini içerir. Kilo probeminiz olmasa bile sağlıklı beslenmek adına ekmek, un, makarna, bisküvi vb besinlerinizi bir an önce tam tahıllılarıyla değiştirebilirsiniz.

Ayrıca kio verirken saçlarınızın sağlığı da sizin önemliyse özellikle ara öğünlerde tüketmeniz de kilonuzu korumada büyük rol oynarken saçlarınızı da korur..

  1. İstiridye:İstiridyenin en önemli özelliği afrodizyak etkisidir, ama  sağlıklı saçlar üzerinde de bir o kadar etkilidir. Saçların uzamasında etkili çok güçlü bir antioksidan olan çinkonun anahtarı istiridye tüketmekte gizli.

  1. Düşük Yağlı Süt Ürünleri: Düşük yağlı süt ve yoğurt , saç sağlığı için çok önemli bir minberal olan kalsiyumun en iyi kaynaklarıdır. Düşük yağlı süt ve yoğurt aynı zamanda yüksek kalitede protein kaynakları olan whey ve kazein de içerir.
Sağlıklı saçlara sahip olabilmek için ana öğünlerde olduğu gibi ara öğünlerde de kalsiyumdan zengin besinler tüketmek mümkün. Öğleden sonraki ara öğünde tüketmek üzere evden çıkmadan çantanıza küçük bir kapta peynir atmanız yeterli. Ayrıca  omega-3 ve çinkodan zengin fındık, ceviz ve keten tohumu gibi besinleri günde 1 tatlı kaşığı tüketerek de saçlarınızın beslenmesini destekleyebilirsiniz.

  1. Havuç: Saç derisinin sağlığı için çok önemli bir vitamin olan   A vitamini için havuç mükemmel bir kaynaktır. Bakımlı ve sağlıklı saçlara sahip olmak istiyorsanız ana öğünlerinizde salatalarınıza havuç ekleyerek ve ara öğünlerinizde havuç tüketerek diyetinizde bu mükemmel besini ekleyebilirsiniz.

Diyetinize bu besinlerden yer vermediğinizde ve özellikle çok düşük kalorili diyetler uyguladığınızda kilolarınızla birlikte saçlarınızı da kaybetmeye başlayabilirsiniz. Düşük kalorili diyetlerde saçınızın sağlığı için çok önemli olan omega-3 , çinko,  A vitamini ve kalsiyum düzeyleri de düşük olacağından düşük kalorili diyetlere başladıktan bir süre sonra saçlarınız  donuk  ve yıpranmış  olabileceği gibi koparak hızla  dökülmeye başlar. Bu ciddi problemi önlemek için diyetinizi önce metabolizmanıza uygun düzenleyecek bir beslenme uzmanına başvuramalı ve omega-3 , A vitamini, çinko başta olmak üzere vitamin ve minerellerden zenginleştirilmiş bir beslenme programı uygulamalısınız.
 A vitamini: Saç tellerinin gelişimi için yardımcı, ama saç derisi üzerinde de dengeleyici bir rol oynuyor. Karaciğer, yağlı balık, süt ürünleri, yumurta, ıspanak, marul, kırmızı renk meyve ve sebzelerde bulunuyor.

B4 vitamini: Saç folikülü için gerekli. Patateste, yumurta sarısında, meyvelerde, lahanada, domates ve ette bulunuyor.
       
B5 vitamini: Saçların uzaması, güçlenmesi için önemli. Karaciğer, yer fıstığı, brokoli, hububatlar, karnıbahar ve avokado da bulunuyor.

B6 vitamini: Saçların canlılığı için gerekli. Kırmızı et, balık, yumurta, patates, muz, kuruyemiş, lahana ve ıspanakta bulunuyor.

Folik asit (B9): Saçlara canlılık ve parlaklık kazandırıyor. Karaciğer, ıspanak, lahana, brokoli, kuruyemişte bulunuyor.

E vitamini: Kan dolaşımına yararlı. Foliküllerin yaşlanmasını önlüyor. Kırmızı et, bitkisel yağlar, yumurta, yeşil yapraklı sebze, kuruyemişte bulunuyor.
Selenyum: Saç derisinin canlanması, kepeği önlemek için gerekli. Yumurta, ton balığı, domates, et, çikolatada bulunuyor.

Demir: Saç köklerini besliyor. Eksikliği durumunda saçlar zayıflıyor ve dökülüyor. Karaciğer, et, ceviz, yumurta sarısı, bira mayasında bulunuyor.

Çinko: Yağ üretimini dengeliyor. Deniz ürünleri, karaciğer, tavuk eti, kırmızı et, badem ve süt ürünlerinde bulunuyor.

5 Ağustos 2013 Pazartesi

DÜŞÜNCELERİM

Paylaşımlarımda herhangi bir reklam ve ticari ilişkim yoktur ben sadece yardımcı olmak ve bilgilendirmek için
blogda paylaşım yapıyorum.
Saç dökülmesi ciddi bir sorundur insanın piskolojisi altüst eder adeta hayattan soğutur.
Teknolojinin gelişmesiyle artık bu sorunu çözebilir hale geldi.
Her insan güzel görünmek ister bunun için saç görsel olarak önemi büyüktür.

kendinize iyi bakın ki karşınızdan aynı saygıyı görün.....



Saç ekim videoları.....


ismailfidan@gmail.com

ERKAN DEMİRSOY


Kök Hücre Destekli Saç Ekimi

Kişileri birbirinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi de saçlarıdır. Saçlar sağlık, gençlik gibi faktörlerin bir göstergesi olarak kabul edilmişlerdir. Saçlarımızı rengi, şekli ve uzunluğuyla beğeni ve zevklerimize göre şekillendirerek dış görünümümüzü tamamlamaya çalışırız.


Yaş, ırk, cinsiyet ve hormonlarındurumuna göre değişik saç şekilleri meydana gelir. Örneğin Afrika'lı birinin saçları yaklaşık 3 kat dokudan meydana gelirken ve kıvrılmaya meyilliyken bu oran uzak doğulularda11 kata kadar çıkar ve saçlar düz olma eğilimi gösterirler. Bunun nedeni saçların, doğa koşulları nedeniyle adaptasyona uğramasıdır.
Genel saç ekimi bilgilerini vermeden önce, tıpta bir devrim niteliğindeki kök hücre tedavilerinin saç ekiminde kullanılması ve katkılarına kısaca değinmek istiyorum.
20 ml kanınızdan elde edilen platellet hücre içerikli plasma sıvısı, toplanan saç kökleriniz yani folliküllerinize tatbik edilir. Her bir folikülü tek tek kaplayan büyüme faktörlerini içeren bu hücreler, ekim alanına geldikleri andan itibaren büyüme ve onarım faktörlerini salgılarlar. Böylelikle saç ekiminizin başarısı ve kalitesi artmış olur.


tekrar genel bilgilere dönecek olursa; Yeni doğan bebeklerde bütün kıllar aynı devrede bulunur. Bu sebeple 2-3 haftalık bebeklerde aniden saç dökülmesi görülür. 6 aydan sonra saçlar yetişkinlerin saç düzenine uyar. Aynen saç ekimi sonrasında olduğu gibi...


Saç diğer kıl kümelerine göre daha hızlı uzar. Saçın, büyüme hızı ortalama günde 0,3 mm ile 0,4 mm'dir. Her saç kılının büyüme ve duraklama devreleri birbirinden bağımsız olduğu için bir kıl büyürken diğer kıl dökülebilir. Bir kişide ortalama olarak 100.000 saç teli varlığı söz konusudur. Ortalama günlük dökülme hızı 100-150 saç teli kadardır.
Saç ekimi yaptırmaya karar verip, araştırmaya başladığınızda, saç ekimi nasıl yapılır, ağrı acı duyar mıyım, saç ekimi yaptırdığım belli olur mu gibi sorular hayli kafanızı karıştıracaktır. Oysa öncelikle saç dökülmenizin nedenlerini ortaya koyup, saç ekimi için uygun bir aday olup olmadığınıza karar vermek gerekir. Başarılı bir sonuç için sağlıklı bir saç derisinin olması kaçınılmazdır. Bu amaçla mutlaka bir uzman doktor tarafından değerlendirilmeniz gerekmektedir.


Saç dökülmesinde; erkek tipi saç dökülmesi, genetik saç dökülmesi, androgenetik alopesi (kalıtımsal erkek tip saç dökülmesi) aynı şeyi tarif etmekte kullanılan terimlerdir- erkeklerde saçlar genelde önden ve tepeden dökülür ama arka ve yan kısımlarda kalır. Erkeklerde daha sık olarak görülen saç dökülmesi, 25 yaşına kadar erkeklerin %25'ini, 40 yaşına kadar %40'ını, 50 yaşına kadar %50'sini etkiler. Saçları dökülen genç bir erkeğin öncelikle medikal tedavi alarak saç dökülmesini durdurması ardından saç ekimini düşünmesi doğru bir yaklaşım olacaktır.  Saç dökülmesi hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebilir. Kadınlarda ise saç dökülmesi de çoğunlukla kalıtımsaldır ve saçlar genel olarak dökülmüştür.


Androgenetik alopesi (erkek tipi saç dökülmesi) teşhisi muayene ile kolayca yapılabilmekte olup, kadınlarda kalıtımsal saç dökülmesinin teşhis ettirici özel bir görünümü yoktur. Bu nedenle sebebin sadece muayene ile söylenmesi mümkün değildir. Kısaca kadınlarda altta yatan çeşitli medikal hastalıklar kalıtımsal saç dökülmesine benzer bir dökülme şekli oluşturabilir. Kadınlarda; hamilelik, jinekolojik problemler, doğum kontrol hapları, tiroid hastalığı gibi kalıtımsal olmayan birçok nedenle kaynaklanabilen saç dökülme problemleri olabilmektedir. Yani öncelik olarak saç dökülmesinin nedeninin saptanıp, tedavisinin yapılmasının ardından saç ekimi planlanmalıdır.


Kişinin uygun aday olarak belirlenmesinde diğer bir etkende, ekilecek saçların yani verici sahanın sağlıklı saç yapısına sahip olmasıdır. Erkeklerde ense bölgesi saçları androjenik hormonlara duyarlı olmadığından genetik olarak dökülmemeye kodlanmıştır. Yani bu bölgeden yapılacak olan ekim sonunda da ekilen saçlarınız dökülmeyecek anlamına gelmektedir.


Ekilecek alan açıklığı, doğal bir görünüm için ne kadar foliküler ünite gerektiği, özel bir bilgisayar programı ile hesaplanarak, alınacak saç greftlerinin miktarı belirlenir. Belirlenen miktara göre kişinin kaç seansta ekimini tamamlayacağı belirlenmektedir. Her ekim seansında, yine ense bölgesi saçlarının kalitesine göre 1000-2000 greft yani 1500-3000 saç kökü nakledilebilmektedir. Eğer, ense bölgesindeki verici saçların miktarı yeterli değilse, vücut kılları da alınarak ekim yapılabilmektedir.


Saç ekimi hangi metotla yapılmalıdır sorusuna gelince; FUT ve FUE olmak üzere iki yöntemle karşılaşırsınız. Artık terk edilen FUT yöntemi, ense saçlarını cerrahi bir kesi ile alınıp, dikişle bölgenin kapatılması ve kalıcı bir iz kalma esasına dayanan ve seans başına daha az saç nakli yapılması sonucunu getiren bir tekniktir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu yöntem yerini FUE (follicular unit extraction) yöntemine bırakmıştır. 2002 yılında tanımlanan FUE metodu, 2005 yılında popüler olarak kullanılmaya başlanmıştır. FUE demişken follicular unit yani folliküler ünite kavramına değinmek istiyorum. FU, saç adası olarak basitçe tanımlayabileceğim; çoğunlukla 1,2, veya 3 (nadiren 4-5) saç teli bulunduran saçın içinde büyüdüğü yapıdır. Saçın içinde bulunduğu gözenekli yapı yağüreterekderiyive saçı yağlandırır. Gözenekli yapının dışında görülen kısımlarda özel kaslar yer alır. Bütün saçlarımız bu 2’li, 3’lü saçları barındıran foliküler ünitelerden oluşmaktadır.


FUE metodunda, bu saç adaları özel mikromotor adı verilen bir cihazla 0,5mm den başlayıp 1 mm ye kadar kalınlaşabilen punch uçları ile tek tek yerinden alınarak hazırlanırlar. Bu yöntemin avantajı bu işlem esnasında çıkmaktadır ki, alınan bölgede dikiş kesi olmaması, iz kalmaması ve saç yoğunluğunun azalmaması en önemli sonuçlarıdır.


Ekim yapılacak alanda slit adını verdiğimiz özel bıçaklar ile kanallar açılarak mikroskop ile ve yine mikrocerrahi aletleri kullanılarak ekim işlemi gerçekleştirilir. Saç kanallarını açmak doğal sonuç için en önemli aşamalardan bir tanesidir. Ayrıca slitlerle kanal açılması ekilen köklerde iz kalmaması avantajını da beraberinde sunar.


Ekim işlemi, hastanede sterilizasyon koşullarını gerektirir ve ameliyathanede yapılmaktadır. İşlem mikrocerrahi teknik tecrübesi ve ekipmanı gerektirdiğinden uzun sürer. Ancak saç köklerinin alındığı ve ekildiği sahalar lokal anestezi ile uyuşturulduğundan ve aynı zamanda ağızdan ve damar yoluyla verilen sakinleştirici ilaçlar kullanıldığından bu uzun süre oldukça konforlu geçmektedir.


Op. Dr. Berfu BABUCÇU

Saç Koparma Hastalığı (Trikotillomani)

 Trikotillomani nedir?
--Saç yoğunluğunda belirgin azalmaya yol açan bazı durumlarda bölgesel kellik ve saçlar dışında kirpik veya vücuttaki diğer kıllar ve tüylerin koparılması, yolunması ile karakterize bir hastalıktır.  Saçı koparmadan önce artan  bir gerginlik sonrasında, koparma esnasında bir haz  alma ve rahatlama gözlenir.
Kimlerde daha sık gözlenir?
--Trikotillomani kadınlarda erkeklere oranla daha sık gözlenir. Egenlik öncesi başlamışsa kadın erkek oranı farklılık göstermez. Saç koparma hastalığı olan kişilerde aynı zamanda depresyon, anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozuklukları, kişilik sorunları ve madde kullanım bozuklukları gözlenebilir.
Hastalığın nedeni nedir?
Bir çok nedeni olduğu söylense de başlangıç her zaman stresli durumlarla ilişkilidir. Anne ve çocuk iletişimindeki bozukluklar, aile içi problemler, terkedilme yalnız kalma kaygısı , ebeveyn kaybı, depresif duygulanıma zemin hazırlayabilecek durumlar risk faktörüdür.
Diğer hastalıklarla karışır mı?
Saç koparma alopesi areata olarak adlandırılan bölgesel kellik ve tinea capitis yani kafa derisinde oluşan mantarlar nedeni ile oluşan saç dökülmelerinden ayırd edilmelidir.
Saç ve kıl kaybı dışında başka sonuçları varmıdır?
Trikotillomani sadece ruhsal ve dermatolojik bir sorun değildir. Bazı vakalar farkında olarak ya da çoğunlukla olmayarak kopardıkları saç köklerini ısırma, bu esnada  boğazlarına kaçırarak yutma sonucunda dahili problemler yaşayabilmektedirler.. Midede biriken saçlar kıl yumaklarının oluşmasına,  bu da besinlerin emilmesinde  bozukluğa ve  anemiye yol açabilmektedir.
Tedavisi var mıdır?
Trikotillomani tedavisinde antidepresan ilaçlar bazı durumlarda düşük doz antipsikotikler ve bilişsel davranışçı terapiler etkindir. 

Uzm. Dr. Hakan ERKAYA


Doğal Saç Bakımı Nasıl Olmalı?

DOĞAL SAÇ BAKIMI 
Sağlıklı saçlara sahip olmak için en önemli işlev düzenli biçimde yıkanmaktır. Saçların fırçalanması ise dökülen saçları, kir ve tozları uzaklaştırıcı işlev görmektedir. Saçın haftada en az bir ya da iki kez yıkanması gerekmektedir. Yağlı saçlar ise daha sık yıkanmalıdır ancak hergün saçın yıkanması ve şampuan kullanımı da sakıncalıdır. Saçlar temiz su ile iyice durulandıktan sonra kurutulmadan önce nazik bir biçimde taranmalıdır. Saçların kurulanmasında yumuşak bir havlu kullanılmalıdır. Eğer sert bir havlu kullanılır ya da çok şiddetli ovulursa saçlar kırılabilir. Saçlar elektrikli kurutucularla kurutulabilir ancak kurutucunun saça çok yakın tutulmaması gerekmektedir. Çünkü kurutma makineleri saçı yakabilir.
Saçların yıkanması için kullanılan şampuanların içeriğini kolay çözünebilir özellikteki yağ eritici bir madde oluşturmaktadır. Şampuanlara ayrıca koku, renk ve yoğunlaştırıcı maddeler eklenmektedir. Bu ek maddeler saçlı deride tahrişe yol açabilirler. Piyasada bulunan şampuanlarda kullanılan bazı maddeler allerjik reaksiyonlara neden olabilir. Bu nedenle şampuan seçiminde, niteliği bilinmeyen maddelerden kaçınılmalıdır.    
Saç diplerinde kepek varsa, sık sık çok sıcak olmayan su ve sabunla yıkamak yararlı olabilir. Saçlar bol su ile iyice durulandıktan sonra da kepeklenme önlenemiyorsa bir sağlık kuruluşuna danışılmalıdır. Hekim önerisi dışında saçlar için yararlı olduğu ileri sürülen maddeler güvenli olmayabilirler. Saç temizliğinde kişisel olarak kullanılan fırça ve taraklar sık aralıklarla sıcak sabunlu su ile yıkanmalı ve durulanmalıdır. Sağlık yararı dışında saçların temizlik ve düzeni, insanlar arasındaki ilişkilerde ve kendini iyi hissetmede etkisi olan olumlu dış görünüş açısından da önemlidir.


Dr. Mustafa KEBAT

Saç Dökülmesi Neden Kayaklanır?



Araştırmalar günde 100-150 saç teli kaybının normal olduğunu göstermişlerdir. Bunun üzerindeki miktarlardaki kayıplar ‘alopesi' yani normalin üzerinde saç kaybı olarak adlandırılır.

Erkeklerde Saç Dökülmesi

Erkeklerdeki saç kaybının %90'ı genetik faktörlerdir. %10'luk kısım ise hormonlar ve yaştan kaynaklanır. Saç dökülmesine neden olan genetik faktörler hem anne hem de baba tarafından gelebilir. Ciddi genetik eğilimi olanlarda saç dökülmesi ergenlik sonrası herhangi bir dönemde başlayabilir. Bunun dışında yaşlanmaya bağlı ilerleyen dönemlerde de erkeklerde belli oranda saç kaybı yaşanabilir. Sağlık durumu, yaşam ve beslenme şekli gibi kriterler de saç dökülmesini etkileyen diğer faktörlerdir.

Bayanlarda Saç Dökülmesi

Kadın tipi saç kaybı erkeklerden farklı olarak herhangi bir yaşta başlayabilir. Ama ağırlıklı saç kaybı menapoz yaşına paralel olarak 50 yaş ve sonrasında artmaktadır. Genetik geçiş ihtimali daha zayıftır. Sağlık durumu ve beslenme faktörleri de saç kaybını etkiler. Doğum sonrası, doğum kontrol haplarının kullanılıp bırakılması sonrası ve kansızlığa bağlı saç dökülmesi de kadınlarda sık rastlanır. Bu tip durumlardaki saç dökülmesi geri dönüşümlüdür.

Saç Dökülmesine Neden Olan Diğer Hastalıklar ve Durumlar Nelerdir?

Hipotiroidi
Demir eksikliği anemisi (kansızlık)
Bazı mantar hastalıkları
Otoimmün hastalıklar
Bazı cilt hastalıkları
Bazı ilaçlar (kanser kemoterapisi, antidepresanlar, artrit ilaçları, kalp ilaçları, antihipertansifler, doğum kontrol hapları)
Ani şok ve üzüntü durumları
Kısa sürede aşırı kilo kaybı
Karaciğer hastalıkları
Böbrek hastalıkları
Böbrek üstü bezi tümörleri
Yumurtalık kistleri
A vitamini fazlalığı
Sık saç boyama
Saç düzleştirme yöntemleri
Perma yaptırma


Saç Dökülmesi Tedavileri Nelerdir?

Saç dökülmesi tedavisindeki en önemli basamak saç dökülmesine neden olan etkenin saptanmasıdır. Bu yüzden saç dökülmesi problemi yaşayan bir hasta vakit kaybetmeden bir hekime başvurmalıdır. Yapılan incelemeler sonucu altta yatan sebebe yönelik tedavilere başlanır. Hastalığa bağlı saç dökülmelerinin çoğunda altta yatan hastalık düzeltildiğinde saç dökülmesi durur ve saç kaybı yaşanan bölgelerde yeniden saç çıkar.
Hastalığa bağlı ciddi anlamda saç dökülmesi yaşanan vakalarda, genetik eğilimi olanlarda ve yaşa bağlı saç dökülmelerinde ise aşağıdaki tedavi yöntemleri uygulanır.

1)      İlaçlarla Tedavi

Saç dökülmesi tedavilerinde bu güne kadar FDA onayı almış 2 tane ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçlar saç kökü tamamen yitirilmiş bölgelerde işe yaramaz. Kökü sağlam olan saçlarda yeniden büyüme sağladıkları gibi geri kalan saçlarda da güçlenme sağlarlar.

Bu ilaçlar içerisinde en çok bilineni Minoxidil'dir. Erkek tipi saç dökülmelerinde kullanılır. İstenmeyen bölgelerde kıllanma yapabilir. Üretici firma Minoxidil'in alın bölgesinde değil, tepe bölgesindeki saç dökülmelerinde daha etkili olduğunu bildirmektedir. İlacın faydalı olup olmayacağının görülmesi için en az 4 ay kullanıma devam edilmelidir.

Saç dökülmesi tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar arasında Azeleik Asit, Cimetidine, Tretinoin, Ketokonazol, DIANE 35, Flutamide ve yılan yağı yer alır.Bu ilaçların hepsi farklı saç dökülmesi endikasyonlarında kullanılır. Ciddi yan etkilere neden olabileceklerinden kesinlikle hekim kontrolünde kullanılmaları gerekmektedir.

2)      Saç Mezoterapisi

Saç dökülmesi ne sebepten olursa olsun, mezoterapi tedavide tek başına ya da diğer tedavi metodlarıyla birlikte kullanılabilecek bir yöntemdir. Saç mezoterapisinin temeli, ilgili bölgeye özel olarak hazırlanmış bir ilaç kombinasyonlarının zerk edilmesidir. Kullanılan ilaçlar saçın yapısında bulunan bazı maddeler, vitaminler, mineraller ve yüzey genişleticilerdir. Hepsi de doğal tedavi ajanları olup bir araya gelmekle sinerjik bir etki oluştururlar.

Mezoterapinin etkisi genellikle ikinci seanstan sonra farkedilmeye başlanır. İlk 4 hafta haftalık tedavi uygulanır. Ardından 15 günde 1'e düşülür. Ve 4 seans boyunca bu şekilde devam edilir. Koruyucu tedaviler 3 ayda bir ve sonrasında 6 ayda 1 yapılır.

3) PRP Tedavisi

      Tıpta çeşitli hastalıklarda ve kozmetik uygulamalarda kullanılan PRP tedavisi şaç
      dökülmesi tedavilerinde de yaygın bir şekilde başarıyla uygulanmaktadır. Hastanın
 kendi kanı alınarak PRP denilen trombositten zengin kısım özel bir set yardımıyla ayrıştırılır. Ayrıştırılan kısım saç köklerine enjektör ya da mezoterapi tabancası ile zerk edilir.Trombositler salgıladıkları büyüme faktörleri ile saç köklerini yeniler, güçlendirir ve kökü korunmuş bölgelerden yeniden saç uzamasını sağlar. Tek başına kullanılabileceği gibi mezoterapi ile birlikte kombine de edilebilir.

PRP tedavisi başlangıçta 15 gün arayla 4-6 seans uygulanır. Ardından 6 ayda 1 ya da yılda bir uygulama yeterlidir.

4)      Saç Ekimi

Hastanın çeşitli yöntemlerle saçlı derinin belli bölgelerinden kıl köklerinin alınıp problemli bölgesi nakledilmesi işlemidir. Yaygın kullanımı olan bir yöntem olup sonuçlar yüz güldürücüdür. Saç ekimi öncesi ve sonrası uygulanacak mezoterapi ve PRP tedavileri yeni bölgeye nakledilen saçların çok daha sağlıklı tutmasını ve başarı şansının artmasını sağlar.

5)      Cerrahi Tedavi

Kafa derisi esnetme, kafa derisi gerdirme, flep yöntemi ve makrogrefting yöntemleri saç dökülmesi tedavisinde kullanılan yöntemlerdir. Günümüzde yaygın kullanımı yoktur.


Uzm. Dr. Ahmet Ersin ATAY

Sayfalar